Çoğumuz bebekliğimize dair rastgele bir hatırayı doğrudan hatırlayamayız. O yarıyılda gördüklerimiz beynimizde kalıcı bir biçimde yer edinemez. Gördüğümüz tüm bebekler de gerçeğinde öğrenişsel açıdan oldukça sıradışı özelliklere sahiplerdir. Misalin muhakkak bir çağa dek oynadıkları oyuncak masanın altına düştüğünde onun orada olduğunu düşünemezler, başka bir deyişle görmedikleri şey, onlar için gerçeğinde yoktur.
Bebeklerin dış dünya ile olan etkileşimleri, çok uzun senelerdir bilimsel araştırmalara tabi yakalanmış bir mevzudur. Bebekler hangi yarıyılda neyi algılayabiliyor, neyi düşünebiliyor bu cins sualler her zaman merak mevzusu olmuştur. Birkbeck Üniversitesi’nden Dr. Casper Addyman, bebeklerin gülüşlerinin zekasal gelişimlerini kavramak için son derece ehemmiyetli olduğunu korunuyor. Gelin, Addyman’ın araştırmalarına ve cee-ee şakasının önemine yakından göz atalım.
Bebekler, doğdukları andan itibaren çocukluk senelerine kadar sıkı bir gözlem altında yakalanırlar. Bu yarıyıl içerisinde hem zekasal hem de fiziksel gelişimleri yakından takip edilir. Saatlerce ağlamasından bitkin düşmüş ebeveynler için en büyük ödül, bebeklerinin kahkaha ve gülücük saçtığını görmektir. Peki bu kahkahalar yalnızca kolay tepkilerden mi ibaret, yoksa bizlere zekalarının işleyişi hakkında daha fazla bilgiler mi veriyor?
Dr. Casper Addyman, bebeklerde kahkaha ve gülüşlerin tıpkı ağlamalar gibi çok erken yarıyılda ortaya çıktığını ve bebeklerin bunu bir bağlantı yolu olarak kullandıklarını gösterdiğini söylüyor. Yapmış olduğu araştırma için 700’e yakın anket toplayan Addyman, tezlerini kuvvetlendirmek için anket yapmaya devam ediyor.
Addyman, yaptığı araştırmalara göre henüz 1 aylık bebeklerin dahi onları memnun eden duygulara karşı tebessümme ve kahkaha ile tepki verdiklerini, iki ila dört aylık oldukları zaman da bunları sosyal bir bağlantı için kullanmaya başladıklarını dile getiriyor. Addyman, yaptığı araştırmaları daha ileriye götürerek bebeklerin dünya ile olan etkileşimlerini daha yakından tahlili umuyor.
Çocuk gelişimi mevzusunda en ehemmiyetli araştırmaları yapan bir öbür ad Jean Piaget, değişik yaşlardaki çocukların dünyayla olan etkileşimlerini gözlemleyerek her bir çocuğun erişkin bir ferdin zekasal kabiliyetlerine erişmesi için 4 değişik düzeyden geçmesi gerektiğine kanı getirdi. Dilerseniz bu 4 aşamaya daha yakından bakalım.
İlk safhayı duyu-motor safhası olarak adlandıran Piaget, çocukların 2 yaşına kadar etrafı, çevredeki nesneleri ve insanları algılayıp sallama, emme ve kavrama yoluyla etkileşime girerek kavradığını korunuyor. 2 yaşından 7 yaşına kadar ise işlevsellik evveli ismini verdiği safhada çocukların bildiklerini anlatmak ve yeni şeyler bilmek için hem yavaş yavaş konuştuklarını, hem de taklit hünerlerini ve çevredeki nesneleri kullanmaya başladığını söylüyor.
7 yaşından 12 yaşına kadar deneyim ettikleri somut işlevsel safhada çocuklar, çevreyi anlamlı bir biçimde algılamayı muvaffak oluyor ve nesneleri kategorize edebilir hale geliyor. Son düzey olan formal operasyonsal safhada ise çocuklar artık hem bilimsel hem de varsayımsal olarak düşünmeye başlıyor.
Jean Piaget, her ne kadar bebeklerin bu yarıyıllardan geçerek yavaş yavaş dünyaya karşı anlaşılabilir bir fotoğraf oluşturduğunu söylese de Dr. Addyman kahkahaların ve gülücüklerin de bebeklerin gelişimini kavramak için son derece ehemmiyetli olduğunu söylüyor ve “bir şakayı ancak kavradığınız zaman gülmeye başlarsınız, bu surattan bebeklerin güldüğü şeyler bize dünyayı nasıl idrak ettiğini anlatıyor” diyor.
Dr. Addyman, bebeklerin sahip olduğu deneyimin azlığından dolayı değişik veya saçma şeylere tepki vermediklerini, her şeyi son derece sıradan olarak kabul ettiklerini söylüyor. Tezini desteklemek için tamamen maviye boyanmış saçlarla dolaşan Addyman, bebeklerin mavi saçları gördüğünde asla gülmediğini, ancak daha büyük çocukların ortada yanlış giden bir şeyler olduğunu idrak ettiği için gülmeye başladıklarını söylüyor.
Addyman, bebeklerin daha evvel gülmedikleri bir şeyi birden bire gülünç bulmalarının beyinlerinin derinliklerindeki büyümeler hakkında bizlere çok fazla şey öğrettiğini söylüyor. Baby Laughter Project, Addyman’in 20’den fazla ülkeden ebeveynlerle anket yapmasına imkân sağladı ve cee-ee şakasının nesne kalıcılığı ismi altında bebeklerin gelişimini son derece sarih bir biçimde gözler önüne serdi.
Nesne kalıcılığı gerçeğinde çok kolay bir anlamla işliyor. Terim, bir nesneyi görmeseniz dahi onun varlığından emin olma durumunuza belirliyor. Misal verecek olursak saklambaç oynarken karşıdaki şahsın varlığından eminsiniz ancak nerede olduğunu öğrenmiyorsunuz. Biz her ne kadar bu olayı özümsemiş olsak da ufak 6 aydan ufak bebekler henüz bunu algılayacak gidişatta değiller.
6 aylıktan ufak bebekler, onlara cee-ee şakası yapıldığı zaman anne babalarının suratının bir anda yok olduğunu düşünüyor ve afallamışlık içinde kalıyorlar. Bu da şakaya gülmekten çok afallamış afallamış bakmalarına yol açıyor.
6-8 ay arasında ise bebekler, cee-ee yapan şahsın saklandığını öğreniyor ve coşkulu bir biçimde geri gelmesini bekliyor. Sürpriz bir biçimde bir anda karşıdakinin suratını görmek onları hem heyecanlandırıyor hem de kahkahalara boğuyor.
“Bir bebek size tebessümdüğü zaman elinizde olmadan siz de onunla gülmeye başlarsınız, bu da bebeğin insanlarla bağlantıya geçme mevzusunda son derece ehemmiyetli bir yere sahiptir” diyor Addyman ve bebeklerin, kahkaha ve bağlantı arasında potansiyel bir irtibata sahip olduğunu belirtiyor.
Bebeklerin şakalaşırken karşı tarafı taklit ettiğini ve göz teması kurduğunu belirten Addyman, “bebekler şaka yaparak ve reyin oynayarak konuşma ritmini yakalayabiliyor” diyor. Başka Bir Deyişle tebessümme ve kahkahalar, bebeklerin konuşmayı bilmeden evvel bağlantı kanalı olarak kullandıkları bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor.
York Üniversitesi’nden Dr. Katie Slocombe, primatların dahi gülmeyi bir etkileşim ve bağlantı vasıtayı olarak kullandığını söylüyor ve genç şempanzelerin reyin oynarken çoğunlukla kahkaha attıklarını, bu sayede öbür genç şempanzeleri gıdıklamaya veya peşinden koşmaya teşvik ettiğini belirtiyor.
Dr. Addyman, son olarak bebeklerin kahkahalarının erişkinler tarafından açıklanmasının son derece yanlış olduğunu, değişik yaşlardaki çocukların kahkahalarına daha yakından ve bilimsel bir biçimde bakılırsa kafalarında neler olup bittiğini anlayabileceğimizi söylüyor.
Yapılan araştırmalara göre bebekler, ilk defa 1 – 3 aylıkken gülmeye başlıyor. 2 – 4 ay arasında ise gülmeyi sosyalleşmek ve ebeveynlerinin dikkatini sürüklemek için kullanmaya başlıyorlar. 3 – 6 aylıkken kahkaha atmaya başlayan bebekler, 4 – 6 aylık olduklarında gıdıklanmaya ve buna kahkahalarla tepki vermeye başlıyor. 6-8 aylıkken ise nesne kalıcılığı büyüyor ve ce-eee gibi oyunlar gülünç gelmeye başlıyor.
GÜNDEM
26 dakika önceGÜNDEM
30 dakika önceGÜNDEM
42 dakika önceGÜNDEM
54 dakika önceGÜNDEM
58 dakika önceTEKNOLOJİ
1 saat önceGÜNDEM
1 saat önceVeri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.